25 Februar 2008

ne zamandır yazmadım,

bir türlü yazmanın başına oturamadım... ikibinyedi sonlarına doğru hayat birden bire havası sönmeye yüz tutmuş plastik rafting botuyla bir çağlayana kapılmış gibi hızlandı.

bundesrepublik deutschland gerçekleriyle ardı ardına karşılaşıyor olmamdan dolayı zaten yakınmaların dışında konuştuğum pek birşey de olmayınca yazmayarak bir de yazılı yakınmaktan imtina ettim.

ikibinyedi eylülünde görmek istediğim bucaklar listesinden israil’e uğradım. foto notlarımda da belirttiğim gibi tuhaf bir deneyimdi, bir yandan içimde kıpır kıpır akdeniz, öte yanda karşımda şahsına münhasır/girift yakındoğu. Buna bir de ulu, ali ve yüce kudüs ihtişamı eklenince yarı hacı oldum sayılır, devamına ya kısmet.

Keine Kommentare: