Selam
hıv diyaloğu...
berlin aids yardım derneği tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘hıv ile diyalog’ isimli üç günlük kongrede gençlerle bir workshop gerçekleştirdik. yönettiğim çalışmada ana konu prezervatif kullanımının gündelik hayatımızın bir parçası olarak algılanmasını sağlamaktı. cinsel yolla bulaşan birçok hastalığa karşı kesin korunma yöntemi olan prezervatif teşvik edilirken kelimelerden ve uzun anlatımlardan uzak kalmayı tercih ettim. sadece beden kullanılarak o kadar çok şey anlatılabiliyor ki...
herbiri ortalama 10 saniyelik toplam 6 spot gerçekleştirdik.
son gün düzenlenen tartışma platformuna ‘eğitim uzmanı’ ünvanıyla katıldım, yaptığım çalışmalarda medyayı nasıl kullandığımı ve neden kamerayla çalıştığımı açıkladım. teknoloji çağında gençlere ulaşabilmek için yine teknolojiden faydalanılmasından daha mantıklı bir şey düşünemediğimi beyan ettim. hazırladığım örneklerle destekli konuşmamın gerekli yerlere gittiğini görmem de pek uzun zaman almadı; spotlarımızın metrolarda genellikle reklam ve haberler için kullanılan ekranlarda yayınlanabilirliği bilgisini aldım.
aralık ayından itibaren çalışmamız berlin yollarında halk ile buluşacak.
özellikle uğraşların boşa gitmediğini görmek daha bir motive ediyor insanı...
020906
akıllı beyinlere cinsellik semineri...
kayıtlı olduğum farklı gençlik eğitim merkezleri üzerinden bazen iki günlük bazen de haftalık seminerler vermeye devam ediyorum.
genelde türk ve arap kökenli ‘müslüman’ gençlerle muhatap oluyordum, din kardeşiyiz nasıl olsa, bir hristiyan eğitmenden daha etkili oluyor müslüman olarak kabul ettikleri bir ağabeylerinin kendileriyle çalışması. iki yılı aşkın bir süredir gerek okullara giderek, gerekse sınıflarından çıkıp gençlik merkezlerine gelen öğrencilerle yürüttüğüm seminerlerden birini daha gerçekleştirdim.
nazi döneminden sonra bireysel gençlik eğitim çalışmaları ayrı bir önem taşıyor alman federal devletinde. okul dışı seminerlerle ders müfredatı dışındaki konular ya da ders sıralarında fazla vakit harcanmadan geçiştirilen üniteler, klasik okul yöntemlerine alternatif aktif katılım gerektiren metodlarla işleniyor ve bu eğitim seminerleriyle gençler geleceklerine daha bir donanımlı hazırlanıyorlar. politik bir gençlik yetiştirmenin olmazsa olmazı bu seminerlerde ana konular, şiddetten arınmışlık, uyuşturucu ve bağımlılık, cinsellik, seks ve farklı yaşam biçimleri, ırkçılık ve dışlama, antisemitizm. bu temalara paralel başka konular da i,şlenebiliyor bu yöntemlerle.
son seminerimde konu genel çatısı itibariyle yine cinsellik, sevgi, ilişki ve aileydi.
ilk defa alışık olduğumun aksine yüksek not sahibi, tek bir yabancı kökenli öğrencinin bulunmadığı beyaz alman gençleriyle çalıştım. duvar öncesi berlin’in doğu bloğuna ait ailelerin çocukları olarak medyadan okudukları, çevrelerinden duydukları dışülkeli-yabancı algılarıyla göçmen kavramına kısmen yabancı bir gurubun önünde bir dışülkeli olarak durmak ilk gün için tuhaf bir duyguydu.
ilginç farklılıklar deneyimledim.
mesela, gençleri konuya ısındırmak için kullandığımız ve bizim sessiz sinema olarak tanıdığımız pandomim metodunda kartlara yazılmış, tesadüfi çekilen kavramların sessiz olarak canlandırılması gerekiyor. türk ve arap gençlik bu oyunda bedenlerini inanılmaz bir biçimde kullanırlarken bu grupta hayal kırıklığı yaşadım. müslüman veletlerimiz -büyük ihtimalle- aileleri tarafından bilgilendirilmemiş olmalarına rağmen her kavramı en ince datayına kadar sergilemekten kaçınmazken bu beyaz alman-göçmemiş gurubun bir homoseksüel kavramını canlandıramada çektikleri sancılar ve imdat bakışları bir hayli şaşırttı beni.
konu homofobiye gelip dayandığında çok enteresan bir yorumla karşılaştım; yüksek notlu beyaz gençler, iki erkeğin birbirini sikmesini anlayabildiklerini ama iki erkek arasında sevginin, aşkın mantıklı olamayacağını savundular. oysa ki ben bizim mü’min gençlerimizden bunun tam tersini duyuyorum hep; ‘kabul edilebilir olan iki erkeğin birbirlerini sevebileceği, birbirlerine aşık olabileceği ama aralarında seks ilişkisinin olması mide bulandırıcı’ yorunlarına kerelerce tanık olmuşluğum var.
ilginç ayrımlar, bilinesi farklılıklar vesselam.
160906
berlin eyalet parlamentosu seçimlerinden dolayı cafcaflara büründü.
16 eyaletlik bir ülkede yaşarken, ne zaman nerede kimin seçildiğini takip etmek oldukça güçleşiyor. daha geçenlerde biryerlerde yine birileri biryerlere seçilmişlerdi derken direkleri süsleyen aday portreleriyle birlikte bu kez berlin’in seçimin eşiğinde olduğunu farkettim. eyaletimizi yöneten eşcinsel belediye başkanı ve berlin valisi klaus wowereit’in yerine göz koymuş onlarca aday kıyasıya tanıtım ve vaat yarışına girdiler. sağı solu, ortası ve aykırısıyla onlarca parti eyaletin politik algılarını altüst etmeye çabalayıp durdular. başarı yine ‘wowie’ nin oldu. sevindim, sempatisinden başka ılıman, eğitim endeksli politikasını da sevdiğim wowie yine bir dört yıllık yönetim sürecine seçildi. rekor düzeyde türk adayın katıldığı seçimler sonucu yedi türk kökenli aday berlin parlamentosuna girmeye hak kazandı. bir başka eyalette gerçekleşen seçimlerde avrupa’da yayılan milliyetçilik akımından nasiplenen alman milliyetçi parti npd’nin %7 oy oranına ulaşması federal almanya da şaşkınlık yarattı.
demokraside yollar da tükenmiyor, çarelerin tükenmediği gibi.
190906
bu sokaktan kaçıncı geçişim bilmiyorum, her zamankinden daha kalabalık.
tanımadık ama gizli bir aşinalık tadında ortalık...
sonu belirsiz noktalara koşuşturma ya da sadece bir uydurma
zorlama bir telaş, gereksiz, barışı olmayan bir savaş...
alelacele ritme inat zaman yavaş...
kaçıncı geçişim bilmiyorum bu sokaktan...
yeni sökülmüş kaldırım taşları kadar gereksiz bakışları
sürüklenen insanların...
tepelerce yığılı kumların arasında aşkları...
ve kaşları dünden çatık yarınlara...
isimleri kazınsa duvarlara değişmeyecek yazgıları.
bilmiyorum kaçıncı geçişim bu sokaktan
kalabalık her zamankinden daha yalnız...
korkuyorum aslında aynaya bakmaktan
oysa ne kadar da aynıyız
260906
kısa kısa...
. türkiyeli gaylar ve lezbiyenler derneğimiz gladt, göstermiş olduğu başarılı performansından ötürü destekçilerinden övgü alıyor; sadece övgü almakla da kalmıyor, belki de senato tarafından yeni bir ödenekle de ödüllendirilecek, seviniyorum.
. vatandaşlık başvuruma almanya kanadından olumlu sonuç geldi. sırada türkiye’nin beni vatanbdaşlıktan çıkarması var. işin asıl zaman alan kısmı da bu, iş red durumuna geldi mi nedense ayak direniyor, söylenmek istenen ‘sen vatandaşlıktan kendi isteğinle çıkamazsın, ancak biz seni vatandaşlığımızdan atabiliriz’ gibi...
. üçüncü kez amca oldum, emirhan hamburg’da dünyaya geldi. kardeşim fatih ve eşi ayşe ikinci kez ebeveyn olmanın tadını çıkarıyorlar. ilk yeğenim emrecan’da 16 yaşını doldurdu, mutlu yaşlar, güzel yaşamlar...
. sıklıkla buluşup dertleştiğim melahat istanbul’a gitti, yalnız kalmadım ama içim sızladı.
. yaz giderayak güneşli yüzünü gösterdi. günler boyunca gökyüzünün mavi olduğuna tanık oldum. soranlara duyurulur; burada da gök mavi.
. dişetlerimin çekilmesine neden olarak stresli yaşamı gösteriyor son dişdoktorum. bu zamanda stressiz ne yapılabilir bilmiyorum. anlaşılacağı üzere dişetlerim iyice çekildiler.
. bazen gecem gündüzüme karışıyor, bundan şikayet etmiyorum sadece bilginiz olsun diye yazıyorum. üstelik eskiden ‘gelinen’ bir insandım şimdi ‘giden’... ben artık böyle başka yaşayan biri oldum ...
. sakinliği korumak
uykuya dalmaktan daha zor bazen...
bazen uykuya dalmak
daha da zor uyanmaktan...
300906
sevgiler...
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen