11 November 2006

ekim 06

Selam

Altın gibi parlıyor sonbahar güneşi,

mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar eşliğinde parıl parıl bir sonbahar deneyimliyoruz. genelde sırılsıklam geçirdiğimiz bu dönemi kuru atlatıyor olmak güzün keyfine varmak anlamına geliyor benim için. ıslak zeminde çamurlaşan sarı yapraklar üzerinde bisiklet kullanırken kayıp düşmemek kaygıları için biraz daha zamanın olması pek güzel –hatta kasıma girerken hala bisiklet kullanabiliyor olmak daha bir güzel, ben prensib olarak zemin ıslak ise bisiklet kullanmıyorum da...

kışın yaklaştığını yüzlerden ve marketlerde yerlerini yavaş yavaş almaya başlayan noel şekerlemelerinden, çöreklerinden, kurabiyelerinden seziyorum. tarçın ve kavrulmuş badem kokulu, kara bir süreç adım adım yaklaşıyor. naftalinlenmeye ihtiyaç duyulmayacak denli kısa süreliğine raflarında bekleyen ‘kışlıklar’, bahar uykularından uyanıyorlar.

gökyüzü, maviden griye, şehir sokak festivallerinden salon aktivitelerine geçiyor, yaşam rehavete bürünüyor.

anılara dalıyor insan sarı sokak yapraklarını tekmelerken; damlarında salça, biber, patlıcan, tarhana kurutulan evlerle dolu bir mahallede geçmedi çocukluğum, bizde turşu kurulmuyor, konserve kaynatılmıyordu ama kışa hazırlık evin önüne yığılan odun ve kömürleri kovalarla kömürlüğe taşıyıp, istiflediğimiz bakidir.

eskilerden en çok naftalin kokusuna takılıyorum.

izmir, arap fırını sokağında sonbahar fırtınalarıyla çatılardan düşen kiremit parçalarını sobanın son alevine yatırıp uykudan önce yatağımızı ısıtmak için kullandığımız çocukluk günlerine gidiyorum. kaloriferin kulağını bükerken ben, odanın tam ortasına itina ile kurduğumuz alev marka kömür sobamızın sıcaklığını özlüyor deli gönül.

091006

hamlelendim de duruldum

. ilk tiyatro projemizi gerçekleştirmek üzere öngörülen büyük adım atılmış oldu;

tiyatro (sahne) bağımlısı gençlerle bir arada ‘die anderen - ötekiler’ isimli bir genç tiyatro gurubu oluşturup kültür-sanat projelerini destekleyen bir kuruma ödenek başvurusunda bulunduk. Konsepti sağlam, ayakları üstünde duran bir başvuru çıktı ortaya. Her türlü Ayrımcılığın aynalandığı bir çalışma planladı, doğaçlama teknikleriyle yazacağımız oyunumuz şimdiden heyecanlandırıyor hepimizi.

. bu ay bir haftalık seminerim var. yine türk kökenli öğrencinin bulunmadığı bir sınıf ve konu cinsellik değil, uyuşturucu – bağımlılık. beş gün boyunca günde altı saatlik periyotlarda okul sistemine alternatif öğrenim metodlarıyla bağımlılık ana teması altında uyuşturucu kullanımı üzerine çalışacağız. eskiden kullandığım maddeler üzerinde konuşurken tüm bu deneyimlerimi hayata geçirme fırsatı bulduğuma seviniyorum.

. neonazi dazlakların berlin-brandenburg eyalet seçimlerinde beklenenin üzerinde oy alıp bazı semt belediyelerinin meclislerinde koltuk sahibi olmaları berlinlileri korkutuyor, şiddetin her türlüsünün tırmandığı bir süreçte seçim sonuçları endişeleri perçinledi. gelecek umuttan çok kaygıya gebe.

. kendime ayırabildiğim vakit çok az bu ay...

301006

sevgiler...

Keine Kommentare: